Tarihçe
Tarih Öncesi
Uzun bir prehistorik döneme sahip olan yerleşimin en erken yoğun iskanı Geç Kalkolitik ve Erken Tunç Çağı’na tarihlenmektedir (MÖ 5. binyıl ortası ile 3. binyıl arası). Bu dönemde iki alçak höyük (Pekmez Tepe ve Tiyatro Tepesi) üzerine küçük bir tarımsal yerleşim kurulmuştur. Bu yerleşimler modern zamana dek devam etmiştir. 1960’ların sonları ve 1970’lerin başlarında burada yapılan kazılarda birbiri ardına gelen yerleşim katmanları ve küçük kerpiç ev kalıntıları ile büyük boyutlu küplere (pithoi) yapılmış gömüler ele geçmiştir. Özellikle Erken Tunç Çağı seramikleri (MÖ 3. binyıl) kayda değerdir çünkü, güneybatı Anadolu’nun bu dönemdeki tarihiyle ile ilgili önemli bir eksikliği gidermektedirler. Ayrıca yine bu seramikler bölgenin Ege kıyısı ve Beycesultan gibi doğusundaki yerleşimlerle olan ilişkilerini de doğrular niteliktedir. Diğer ilginç buluntular arasında, mermer tanrıça figürinleri yer alır. Bu figürinler, ilerleyen dönemlerde Aphrodisias’ın heykel atölyelerinde de kullanılan yerel taştan yapılmıştır.
Tunç Çağı’nın sonundan (yakl. MÖ 1200) kentin kurulmasına dek (MÖ 2. yüzyıl başları) olan döneme ait seramik buluntuları, Tiyatro Tepesi üzerinde yoğunlaşan küçük bir yerleşiminin varlığına varlığına işaret etmektedir. Bu alanda MÖ 7. yüzyıl sonları ve 6. yüzyıla ait çok miktarda arkaik dönem Lydia ve Karia seramikleri ele geçmiştir. Aphrodite (veya Geç Helenistik Dönem öncesine ait ismi bilinmeyen ve sonradan Aphrodite’ye dönüşen yerel tanrıçanın) Kutsal Alanı’nda bulunan en eski arkeolojik veriler de MÖ 6. yüzyıla tarihlenir. Büyük mermer aslan heykeli parçaları, oturan terracotta tanrıça figürinleri ve kaliteli ithal seramikler büyük olasılıkla tapınağa yapılan sunuların kalıntılarıdır. Şehrin Lydia ile ilişkisi, MÖ 4. yüzyıla ait Lydia dilinde yazılmış iki yazıt ve civarda bulunan belirgin mezar tümülüsleri ile doğrulanmaktadır. Aphrodite kutsal alanında, tapınağın altında bulunan en erken mimari kalıntılar, daha sonraki bir döneme, MÖ 3. yüzyıla aittir.